bugün

entry'ler (126)

batının kadına biçtiği rol ve değer

kadina bati/dogu, hristiyanlik/islamiyet vs bir rol bicmiyor. toplum, erkeklerden yönetilen toplum biciyor rolünü. erkekler daima kadinlarina insan gibi degil de, malmis gibi, onlara ait olan birseymis gibi davrandiklari sürece, kadina herkes herseyi bicer.

yazarların kısa hikayeleri

Kadin soguk bir güne uyanmisti. Aklinda dün gece dinledigi son sarkinin cümleleri esiyordu hala. Her gün oldugu gibi bugünde kendine bir kahve yapip, bir yandan monoton isi icin hazirlanirken, agzini yaka yaka kahvesini icebilir ve aldigi her yudumda hayatina isyan edebilirdi. Yapmadi. Bugün cok farkli birgün olacakti. Buzdolabinin kapagini acti. Disariya kisi acik kollarla bekleyen sonbaharin son günlerinin soguk havasi hakimdi. Yine de bir kac birsey alip balkonda kahvalti yapmak istiyordu. Uzun süre buzdolabinin icine ne yiyecegini bilmeyen bir insan gibi bos bos bakti. Birden yüzüne bir tokat yemiscesine dalginligina son verdi. Bir hamle ile buzdolabindan bir kac birsey aldi. Balkon kapisini acti. Ici soguk karsisinda ürperdi. Tüyleri diken diken olmustu. Üsümeliydi ama neden birsey hisetmiyordu? Tüm duygularini yitirmis gibiydi genc kadin. Kiragi ile kaplanmis masaÄnin yanina bir sandalye cekti. Kadinin üstünde ince beyaz bir gecelik vardi. Beyaz sefaf kumasin altinda genc kadinin disiligin temsili olarak adlandirabilecek kalcalari, gögüsleri ve pürüssüz teni görünüyordu. Doga anaya güzellik konusunda hic bir sikayeti olmamaliydi. Yüzünü sadece hüzün süslemiyordu bugün, üstünde bir de dünyalara sigmayacak umursamazlik vardi. 4 yilldir yasadigi bu dairede bir kez olsun bu kadar rahat olmamisti. Konu komsu ne der diye düsünmeden bacaklarini trabzanlara uzatti. Bicimli dudaklarinin arasina bir sigara kondurdu, yakti ve derin derin icine cekti bir defa da bitirmek istercesine. Sanki aldigi nefesi bir daha birakmayacakmis gibiydi. Gözlerini apartmanlarin arasindan az da olsa görünen ufuga dikmisti. Tan agariyordu, gök yüzünün rengi tanimlanamiyacak kadar güzeldi. Her mevsimin güzelligi vardi, genc kadin icin sonbaharin güzelligi sundugu renklerdi. Sehir sessizdi, arada duyulan tek tük sesler, sokak kedilerinin karinlarini doyurmak icin cöp kutularinda yemek arayislarindan geliyordu. Kadin düsündü, neden böyleydi? Neden bunlari yasamak zorundaydi? Hayat'a karsi inancini tümüyle kayip etmisti. Bir tavuz kusu gibi kafasini topraga sokup tüm köütlüklerin, acilarin, tehlikelerin gecip gitmesini istiyordu. Evet istegi cok korkakcaydi. Aslinda güclü olmasi, zorluklara gögüs germesi ve bu savaslardan galip cikmasi gerekiyordu. Ama o yorgundu. Hayatinin istemedigi sekilde yürümesinden o kadar yorulmustu ki, artik aglayacak gücü bile kalmamisti. Göz pinarlarinin kurumasinin ne demek oldugunu anlamisti. Sanki bir nehirin icinde hep akintiya karsi yüzüyordu. Kollari, bacaklari uyusmus gibiydi, artik kendini hisetmiyordu. Vücudu bitap düsmüstü. Iki odali dairesinde yalniz uyanmisti. Ruhsal yalnizliginin yillardir farkindaydi ama onu kabulenmemek icin elinden geleni yapiyordu. Bakmak ve görmek arasindaki fark gibiydi bu. Bugün uyandiginda ruhsal yalnizligini bir de fiziksel yalnizligi taclandirmisti. Sevmedigi bir is'te hapsolmustu, sevmedigi insanlara seviyormus gibi tahammül gösteriyordu ve bunlarin hepsini bilincli yapiyordu. Hergün yeniden, belki bir gün birsey degisir umuduyla. Ama degismiyordu, bunu dün gece anlamisti. Hayata tutunmasini saglayan son dal kirilmisti. Gözünün önünde dün gece olanlar canlandi. Siki siki gözlerini kapatti. Ne kadar siki kapatirsa o kadar az hatirlayacakmis gibi, unutabilecekmis gibi, zamani geriye cevirebilecekmis gibi. Vücudu siddetli bir sekilde titremeye basladi ama bu titreme hava'nin etkisi degildi. Icindeki bosluk öyle bir soguk salgiliyordu ki, dünya da ki tüm kutuplar yaninda sicacik bir ocak gibi kalirdi. Dalginligi titreyisiyle ayni oranda ilerledi. Titrek elini masanin üstüne koydugu buzdolabindan getirdigi kutuya uzatti. Ilacin etkisini kac dakkika da gösterdigi okumak icin, büyük gayret sarf ediyordu, o sirada acik tutmakta zorlandigi gözleri yavasca kapandi. Kollari kontrolsüzce sandalyeden asagi sallandi. Yere düsen ilac kutusu biraz yuvarlandiktan sonra kadinin cansiz yere sarkan eline carparak durdu.

kadın olmak

kadin olmak dünya'nin her toplumunda zordur. erkek egemenligin almis basini yürüyüp gittigi bir dünya da yasiyoruz, bunu asla unutmamak gerek. kadin olmak günde 8-10 saat zor, fiziksel acidan da yorucu olan bir is'te calisip, eve gelip anne/es olarak mesai'nin devam etmesi demektir. Cocugun oldugunda anne olmaktir, kadin ve insan oldugunu unutmak zorunda olmaktir. Evet anne olmak kutsal birsey ama bazen öyle davraniliyor ki, sanki anne olarak insanligi, kadinligi unutmak ZORUNDAYIZ. Hergün yapilan o günlük isler var ya, kimsenin önemsemedigi, basit seylermis gibi görünen seyler, iste onlar o kadar da basit degil, o kadar da degersiz degil. Ama toplum tarafindan yapilinca normal birseymis gibi görülüyor kimse cok iyi yapiyor isini demiyor, normal karsilaniyor. ulan arkadas vajinayla dogdum diye, ütü yapmak, camasir, bulasik yikamak benim genimde var, yapmadan duramiyorum demek degildir. sanki vajinayla birlikte tanri bana ev isinide genime kodlayip veriyor. neden bunca sey göz ardi ediliyor, biraz bi minnet gösterin, bir tesekkür edin, bir bi tarafinizi kimildattin.

ama asil sorun ne biliyor musunuz? kadinlar! hemcinslerimizin canini okumakta üstümüze yok. dedikoduda bir numara biziz, birisinin hatasini görelim onu bir den bin yapmayi en iyi biz biliriz, agzimiz durmaz. bi ceki düzen verin kendinize be, ne bu? yüz yillardir hor görülüyoruz, agzimiza ediliyor, her türlü zorlugu biz cekiyoruz ve hala sanki dünya düzeni yeterince bizi bastirmiyormus gibi, bir de kendi kendimizi bitiriyoruz.

kadin olmak aslinda cok güzel birsey olurdu, o üzerimize toplum tarafindan bicilmis roller, sorumluluklar istekler olmasa. kadin olmak aslinda cok güzel olurdu insan olmayi ögrenebilsek önce.

günün tek cümlelik özeti

sıçtım!

erkekler de iltifattan hoşlanır

erkekler de iltifattan hoslanir tamam, ama bir erkege nasil iltifat edilir? bugün cok yakisiklisin, saclarin cok güzel olmus bugün, tshirt'ün güzelmis diyerek mi diye sorular ortaya atan tespittir. sorum ciddi, eger böyle ediliyorsa yapalim elimizde mi kalacak?

roma denince akla gelenler

roma hukuku. allah o romalilarin ve hukuğunun ve pater'in belasini versin!

keyfi yolunda aşkı sonunda

keyfi yolunda, aşkı sonunda...yerine keyfi yolunda, aşkı solunda olarak yazilmiş olsaydi eğer şarkı daha güzel olacağini düşündüğüm şarkı.

uzaktaki sevgiliyi özlemek

beni sana hatırlatacak şarkılar dinleme dedi gitti, bilmedi ki artık her şarkı bana onu hatırlattığını.

sevgilinin eski sevgilisi

arkadaş nasıl iğrenç bir durum bu böyle ya. icim icimi yiyor aslinda, o kiz kim, nerde, nasil görünüyor cok cok cok merak ediyorum ama soramam, cünkü benimde eski sevgilim var. benim gecmisimi sorgulayip durmasini istemem, sorup durmasini istemem, beni rahatsiz eder ama cok merak ediyorum. bir de o kizla oldugu yerlerde onunla olmak istemiyorum, o kizi parcalamak istiyorum.

sözlük ben böyle degildim, bana ne oldu böyle ya? ben eski sevgilileri kiskananlari hep aptal buluyordum, tabi daha önce eski sevgilisi olan birisiyle birlikte olmamis olmamdan kaynaklaniyordu herhalde bu rahat konusmalar ama bir de gel simdi sor. oof oof. zor yasamak zor.

sözlük yazarlarının en son okuduğu kitaplar

hüsnü arkan - mino'nun siyah gülü

naz yapmak

erkeklerin güya istemediği ama yapmayınca da eksikliğini hisettikleri davranış şekli. sacma sapan şeyleri sorun yapmadığım, naz yapmadığım icin hic naz yapmıyorsun yaaee diye dert yanan bir sevgilim var sözlük, söyleyin nasıl yapılıyor naz hangi konularda, söyleyin de yapayim.

sevgiliden ayrılmak

icim aciyor, gözlerim doluyor. ben istemiyordum böyle olsun. hep kendi hatalarimdan hep yaptigim yanlislar yüzünden simdi deli gibi sevdigim insan benden ayriliyor. ne söylesem ne yapsam bilmiyorum, sadece icim aciyor. onun bir daha bana bakisini, bana gülümseyisini görememek, icimi acitiyor, mutluydum biliyordum bu mutluluk kisa sürecek ama mutluydum. diyordum kendi kendime mutlu oldugun kadar mutlu ol, sira üzülmeye gelince üzülürsün simdi mutlu ol sadece... oldum da n'oldu? simdi mutlu anlarimi düsündükce icimde bombalar patliyor sanki, paramparca oluyorum. aciyor canim cok aciyor. sevgimi anlatmaya yetmezken kelimeler, simdi ayriligi anlatmak zorunda kaliyorum...
bu aci bir gün gecer mi?

bir erkeğin en seksi olduğu an

güldüğü andır!

sözlük yazarlarının intihar hikayeleri

6 ay boyunca hergün ağlamak ve değiştiremediğim bir cok şey yüzünden bir gece yatağımda yine bir kabustan uyandıktan sonra elimde dolapta bulduğum her türlü hapla intihar etmeye kalkıştım. tüm hapları ağzıma attım, ama yine hep olduğu gibi ölmekten korktum, hayat'a dair umutsuzum diyordum hep demek ki değilmişim ki, hepsini cıkardım. kendimden nefret ettim, intihar etmeyi bile beceremiyordum. ağlayarak uyudum, ağlayarak uyandım.

2012 eurovision da türkiye nin 7 nci olması

gurbetciler uyuyordu galiba diye düsündüren hadisedir.

en ideal kadın boyu

Türk erkeklerin boyu'nun 1.70-1.75 arasinda gidip geldigini düsünürsek, 1.60tir. Cünkü en fazla giyebilecegi topuk 15cm'dir.

can bonomo nun arkasında dans eden gay ler

normal de yarı çıplak kadın dans eder arkada, eurovision'nun gayri resmi kurallarından biridir bu. can bonomo ve ekibi bi anarşiklik takınmışlar anlam veremedik.

yazarların hayatına giren 3 şerefsiz

çikolata - çikolata - çikolata.

the vampire diaries

elena'nin aklina sicayim deme istegi uyandiran dizi'dir. efendim bu kiz'i dövmek istiyorum, insanin cani herseyi ister mi? nasil bir bencilliktir sendeki?! damon ve stephen de canlarim benim kizin öyle agzina bakiyorlar. hani vampirini, kurt adamini, cadisini gectim, böyle iki tane mükemmel tatli yilmadan usanmadan birisinin arkasindan kosan erkek yok ki bu dünya da. *
4. sezon'u sezon finalindeki son anlarla deli gibi merak ettirmislerdir senaristler.* *

eski sevgiliye söylenecek cümle

allah belanı versin. acı ceke ceke ölmeni diliyorum başka da birşey istemiyorum şu dünya da. bana yaptıklarından sonra icimdeki nefret anca böyle durulur!